Doç. Dr. Dilaver Gürer'in çevirdiği ve İnsan Yayınları'nın yayınladığı bu eser, Abdülkadir Geylânî'nin farklı yerlerde kaydedilmiş olan irili ufaklı görüşlerinin derlenmesinden ibarettir. Risalelerin çoğu, Geylânî hakkındaki en önemli kaynak ve menakıbname olan Behcetü'l-Esrâr'dan derlenmiştir. Bunun dışındaki Mektûbât, Gavsiye, ve Fatiha Sûresi Tefsiri ise müstakil eserlerdir. Anadolu insanı Hz. Geylânî'yi daha çok el-Gunye, el-Fethu'r-Rabbânî, Cilâü'l-Hâtır ve Fütûhu'l-Gayb gibi eserlerinden tanır. Onun bu eserlerindeki üslûbu da gerçekten içten ve muhâtabı cezbeden, heyecanlandıran bir tarzdadır. Ama bu samîmiyet, çekicilik ve duygusallığın vaaz ve nasîhat sınırlarının dışına çıktığı pek görülmez. Ne var ki, çeşitli yerlerden derlenerek hazırlanan bu kitaptaki metinlerin tamamına yakın bir kısmında Geylânî, bambaşka bir üslup ile karşımıza çıkmaktadır. Tasavvufî keşif ve müşâhadelerini mecaz, teşbih, istiâre, tahkiye, temsil gibi edebî sanatları da kullanmak sûretiyle âdetâ bir istiğrak haliyle ve insanı mânevî âlemlere alıp götürüveren bir tarzda ya da anlattığı hususları muhâtabına "seyrettirircesine" net bir şekilde ifâde etmektedir. Zaman zaman da şathiye tarzına yakın bir üslup kullanmaktadır.
Doç. Dr. Dilaver Gürer'in çevirdiği ve İnsan Yayınları'nın yayınladığı bu eser, Abdülkadir Geylânî'nin farklı yerlerde kaydedilmiş olan irili ufaklı görüşlerinin derlenmesinden ibarettir. Risalelerin çoğu, Geylânî hakkındaki en önemli kaynak ve menakıbname olan Behcetü'l-Esrâr'dan derlenmiştir. Bunun dışındaki Mektûbât, Gavsiye, ve Fatiha Sûresi Tefsiri ise müstakil eserlerdir. Anadolu insanı Hz. Geylânî'yi daha çok el-Gunye, el-Fethu'r-Rabbânî, Cilâü'l-Hâtır ve Fütûhu'l-Gayb gibi eserlerinden tanır. Onun bu eserlerindeki üslûbu da gerçekten içten ve muhâtabı cezbeden, heyecanlandıran bir tarzdadır. Ama bu samîmiyet, çekicilik ve duygusallığın vaaz ve nasîhat sınırlarının dışına çıktığı pek görülmez. Ne var ki, çeşitli yerlerden derlenerek hazırlanan bu kitaptaki metinlerin tamamına yakın bir kısmında Geylânî, bambaşka bir üslup ile karşımıza çıkmaktadır. Tasavvufî keşif ve müşâhadelerini mecaz, teşbih, istiâre, tahkiye, temsil gibi edebî sanatları da kullanmak sûretiyle âdetâ bir istiğrak haliyle ve insanı mânevî âlemlere alıp götürüveren bir tarzda ya da anlattığı hususları muhâtabına "seyrettirircesine" net bir şekilde ifâde etmektedir. Zaman zaman da şathiye tarzına yakın bir üslup kullanmaktadır.