“Şiirin yolu, nicedir, toplumların güzergâhından ayrılan bir eğri çiziyor. Damıtık söz, işlenmiş yazı, soyutlama dozunun artışı, “güzelleme“ geleneğinin geniş ölçüde terkedilmiş olması iletişimi, paylaşımı, geçişimi güçleştirdi. Maddî yaşam, kapitalist düzen insan değerlerini törpüledi. Basmakalıp görünse de şimdi: Auschwitz'den sonra yeri iyice daraldı şiirin, müziğin, has sanatın. İşin tuhafı, Felsefe'nin ve bilimlerin aynı dönemde ilgililerinin nüfusunun artmış olması. Bu eğilim, ileriki bir dönemde şiire dönülmesini sağlayabilir de. (...)
Şiir böyleyken, şiir üzerine düşünmek, yazmak daha da amansız çelişki değil mi? Matisse'in dediği gibi: Bir daha gelsem, yeniden, aynı şeyleri yapmaya çalışırdım.“
“Şiirin yolu, nicedir, toplumların güzergâhından ayrılan bir eğri çiziyor. Damıtık söz, işlenmiş yazı, soyutlama dozunun artışı, “güzelleme“ geleneğinin geniş ölçüde terkedilmiş olması iletişimi, paylaşımı, geçişimi güçleştirdi. Maddî yaşam, kapitalist düzen insan değerlerini törpüledi. Basmakalıp görünse de şimdi: Auschwitz'den sonra yeri iyice daraldı şiirin, müziğin, has sanatın. İşin tuhafı, Felsefe'nin ve bilimlerin aynı dönemde ilgililerinin nüfusunun artmış olması. Bu eğilim, ileriki bir dönemde şiire dönülmesini sağlayabilir de. (...)
Şiir böyleyken, şiir üzerine düşünmek, yazmak daha da amansız çelişki değil mi? Matisse'in dediği gibi: Bir daha gelsem, yeniden, aynı şeyleri yapmaya çalışırdım.“